[13 Haziran] Otistik Kizini Azmiyle Hayata Kazandirdi

Kategori : Genel |

Upuzun bir ip var. Üzerinde yavrum. Çok kötü bir yere germişler bu ipi. Bir yanında neşesi, hüznü, gürültüsü, şamatası ve gerçekleri ile tüm insanların yaşadığı bir dünya… Diğer tarafta ise kocaman bir karanlık… Aslında o tarafta da bir çok şey var ama bizler, göremiyor, duyamıyoruz… Kızımın, her denge bozuluşunda diğer tarafa düşeceğinden korkuyordum. Bir daha asla o ipin üzerine çıkmasına izin vermeyeceğim.”Bu satırların sahibi, ”Benimle Oynar mısın?” adlı kitabın yazarı ve Türkiye’deki binlerce otistik çocuk annesinden biri, Güzide Tekeş.Tekeş, otistik kızı Damla’nın (11), normal bir birey olması için azimle uğraştığını, bu sayede onunla iletişim kurabildiğini ve kızının, tıp literatüründe hızlı iyileşen otistikler arasında gösterildiğini anlatıyor.       
       -”DAMLA’YA OTİSTİK TEŞHİSİ 8 AYLIKKEN KONULDU”-
      
       Damla’nın da diğer otistik çocuklar gibi fiziksel olarak normal bir
  gelişim süreci izlediğini belirten Tekeş, kızının otistik olduğunu
  öğrendiğinde büyük bir şaşkınlık yaşadığını anlattı.
       Tekeş, hastalığın ortaya çıkışını şu cümlelerle anlattı:
       ”İlk kızım Burcu, 10 yaşındaydı. Damla’nın gelişim süreci, 8 aylık
  olana kadar normaldi. Damla, çok zor uykuya dalıyordu, çok fazla
  ağlıyordu. Bir ara benim baş dönmelerim başladı ve beynimde ur
  olabileceği endişesiyle hastaneye yatırıldım. Döndüğümde kızım artık
  eskisi gibi değildi. Damla diye seslendiğimde duyarsız kalıyordu. Göz
  kontağı kurmuyordu. Tenine dokunamıyordum. Eline bile değemediğim bir
  bebeğim vardı.”
       Tekeş, rahatsızlığın ne olduğunu öğrenmek için bir çok doktora
  gittiklerini belirterek, ilk gittiği doktorun, ”Çok zeki bir çocuk,
  ilgisizlikten size küsmüş” dediğini, ancak kendisinin başka bir doktora
  gitmesi sonucu, 1996 yılında Damla’ya otistik teşhisi konulduğunu ifade
  etti.
      
       -”KABULLENMEK İSTEMEDİM AMA…”-
      
       Bu teşhisi bir süre kabul etmek istemediğini dile getiren Tekeş, ”Belki
  bir doktor çıkar da ”Çocuğunuzun bir şeyi yok” der diye bir çok
  doktora gittim” dedi.
       Otizmi hiç duymadığını, öğrenmek için kitaplar okumaya başladığını ifade
  eden Tekeş, ”Bir psikolog ile görüşmeye başladık. Kabullenmek istemedim
  ama sonunda kabul ettim. Şok süreci benim için çok kısa sürdü. Ama eşim
  uzun süre bu rahatsızlığı kabul etmedi. İnanmak istemedi. Hatta,
  çevremizdekilere Damla’nın hastalığından söz etmemizi de istemedi” diye
  konuştu.
       İstanbul’daki üniversitelerde ve TÜBİTAK’ta araştırmalar yaptığını
  kaydeden Tekeş, otizm üzerine düşündüklerini şöyle özetledi:
       ”İşletme mezunu bir ev hanımı olarak bu konuya çok yabancıydım. O
  yıllarda Türkiye’de otizm üzerine tek bir Türkçe kitap vardı. Ben,
  annelik içgüdüsüyle, adını bilmediğim bir çok yöntemi çocuğuma
  uyguladım. En çok da sevgi verdim. Otistikler, tornadan çıkmış değiller.
  Onlar da birey. Her biri ayrı yöntemle eğitilmeli. Anne baba kendi
  çocuğunun neyi istediğini daha iyi bilir, diye düşünüyorum.”
      
       -DAMLA HIZLI İYİLEŞEN BİR OTİSTİK-
      
       Otizmin erkek çocuklarda kızlara göre 4 kat daha fazla görülen bir
  rahatsızlık olduğunu ifade eden Tekeş, ”Kızlarda daha kalıcı bir
  hastalık. Yale Üniversitesinde iyileşen 14 vaka var, hepsi erkek. Benim
  kızım, hızlı iyileşen kız çocukları arasında örnek gösterilen bir vaka
  oldu. Literatüre girdi. Sempozyumlarda örnek gösterildi” diye konuştu.
       Tekeş, Damla’nın kaynaştırma eğitimi veren bir ilköğretim okuluna devam
  ettiğini belirterek, şunları dile getirdi:
       ”Damla okula gitsin, arkadaşları olsun istedim. Şimdi bunların hepsini
  başardı. Damla, bana anne desin diye 7 yıl bekledim. Sonunda dedi. Damla
  artık genç bir kız. Okuma yazma biliyor. Okula devam ediyor. Benimle
  iletişim kuruyor. Damla’yı tek başına dışarıya bırakmam. Türkiye bu
  konuda gereken ilerleme kaydetmiş bir ülke değil.”
      
       -”BENİMLE OYNAR MISIN?”-
      
       Tekeş, büyük kızı Burcu’nun, kardeşi Damla doğduğunda günlük tutmaya
  başladığını ancak otistik olduğunu öğrendikten sonra ”Damla artık bir
  şey yapmıyor ki. Ne yazabilirim?” diyerek günlük yazmaktan vazgeçtiğini
  anlattı.
       Tekeş, bunun üzerine günlüğü kendisinin yazmaya başladığını belirterek,
  kitabın ortaya çıkış serüvenini şöyle özetledi:
       ”Damla ”gu” dedi, Damla gülümsedi yazdım. Damla gözünün ucuyla şu
  çocuğa baktı, damla ağladı, yazdım. Her hafta bir önceki haftanın
  gelişim sürecini kontrol ettim ve yazdım. Bu arada kendi hissettiklerimi
  de yazıyordum. Sonradan bunlar kitap haline getirildi ve basıldı.”
      
       -AİLELER DURUMU HEMEN KABULLENSİN-
      
       Otizmin çocuğun fiziksel durumunda değişiklik yaratmadığını, bu nedenle
  otistik çocuk ailelerinin rahatsızlığı öğrendiklerinde ”şok
  yaşadığını” kaydeden Tekeş, şöyle konuştu:
       ”Anne baba şoktaysa, çocuk kayıp demektir. Bu çok önemli bir çocuk
  için. Bu nedenle bu sorunu yaşayan ailelere önerim hemen psikolojik
  destek alıp hastalığı kabul etsinler, çocuklarının tedavisine
  başlasınlar. Otizmde erken teşhis ve tedaviye başlamak çok önemli.”
       Tekeş, otistik çocuk ailelerinin sosyal hayatta bir çok sorun yaşadığını
  anlatarak şunları söyledi:
       ”Vatandaşlar, otizmin ne olduğunu bilmiyor. Otistik çocuk ailelerine
  anlayışlı olunması lazım. Örneğin, bizim çocuklarımız kaç yaşında olursa
  olsun tuvalete yalnız gidemez. Onlarla birlikte gitmemiz gerek. Veya bu
  çocuklar sokakta bağırmaya başlıyorlar. Bu konularda bize anlayışlı
  olunmalı. Toplumda bir bilinç oluşmalı.”
      
       -”OTİSTİK BİREYLER MERKEZİ PROJESİ”-
      
       Güzide Tekeş, 7 kurucu üye ile Ocak ayında kurulan ve Yönetim Kurulu
  Başkanlığını yaptığı ANOBDER’in en büyük hedefinin Otistik Bireyler
  Merkezi kurmak olduğunu kaydetti.
       Tekeş, amaçlarını şu sözlerle dile getirdi:
       ”Derneğin kurucularının hepsinin otistik çocukları var. Tüm engelli
  çocuk aileleri aynı kaygıyı taşıyor. Biz ölünce ne olacak? Benim
  çocuğumla kim ilgilenecek? Bizim amacımız bir Otistik Birey Merkezi
  açmak. Derneğimizin bırakın bir büroyu şu anda bir bilgisayarı bile yok.
  Yola böyle çıktık ama umutluyuz, çabalayacağız.”
       Bu kaygılar nedeniyle merkez kurmayı istediklerini ifade eden Tekeş,
  Otistik Bireyler Merkezi Projesini Ankara Büyükşehir Belediyesine
  sunduklarını söyledi.
       Tekeş, kurmak istedikleri merkezin özelliklerini şu sözlerle anlattı:
       ”Birçok özelliği içinde taşıyan bir merkez olacak. İçerisinde reviri,
  havuzları, spor salonları, yemekhanesi olan, eğitimcilerin yer aldığı
  bir merkez olacak. Bu merkez tecrit edilmiş bir yerde olmayacak. Burada
  çocuklarımızın çalışabileceği merkezler olacak. Örneğin sera olabilir.
  Burada yetiştirilen ürünler satılarak gelir elde edilir. Diğer taraftan
  çocuklarımız kendilerinin üretim yaptıklarını görerek mutlu olabilirler.
  ”Ben varım”, ”ben işe yarıyorum” diyecekler.”

Haberi yazan - 26 Temmuz 2010. Kategori Genel. Giriş yaparak yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Giriş yaparak yorumları takip etmekten vazgeçebilirsiniz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.